Geçen cuma akşamı bir arkadaşımla Etiler'deki Develi Kebap'da buluşup yemek yedik.
Öncelikle şunu belirteyim geçen cuma akşamı dediğim 14 şubata denk geliyordu. Bu cümleyi okur okumaz içinizden geçirdiğiniz gibi size buluşmayı değil, mekanı ve yemekleri yorumlamaya çalışacağım :o)
Birçok restaurantta olduğu gibi kapıda vale karşılayıp aracınızı teslim alıyor ve siz rahat rahat restauranta girebiliyorsunuz. Hatta o akşam yağmur yağdığından kapıdaki görevli büyük bir kibarlıkla şemsiyesi ile gelip, mekanın içine kadar ıslanmadan yürümemi sağladı.
Develi Kebap'ın içi oldukça ferah, masa yerleşim düzenlerini de çok beğendim. Sanırım işi bilen, profesyonel biri tarafından düzenlenmiş. Böylece kimse kimseye çarpmıyor ve rahat rahat yemeğini yiyiyor. Mekanda içeride ve dışarıda oturmak mümkün ki biz içeride oturmayı tercih ettik.
Bana ters gelen tek şey birkaç tane televizyon olmasıydı. Sanırım özellikle büyük maçlarda, misafirler maçı izleyip yemeklerini yiyebiliyorlar. Ki bizim gittiğimiz akşam kader değiştirecek bir maç olmamasına rağmen televizyon açıktı.
Eh karşımdaki arkadaşım erkek olunca tabi ki omuzumun üzerinden sıklıkla maçı izlemeyi ihmal etmedi :o) (İçinizden şöyle geçirdiniz değil mi: "Yok artık 14 şubatta buluştunuz ve maçı mı izledi?") Haksızlık etmeyeyim, bütün akşam izlemedi sadece ara sıra baktı :o)
Garson ilk olarak masaya restaurantın ikramı olan tulum peynir - ceviz - tereyağ ve turşu getirdi. Bilmiyorum turşuyu kendileri mi kuruyor ama kim yapıyorsa işini çok iyi biliyor diyebilirim. Turşulardaki en büyük sorun tuz miktarının iyi ayarlanamayıp gırtlağınızda yanıcı bir his oluşturmasıdır ki Develi Kebap'ta yediğim turşuda böyle bir sorun yoktu.
tulum peyniri ve ceviz |
turşu |
Genelde her kebapçıda bu tür ikramlıklar olur ki, bence misafirin gönlünü kazanmak açısından çok önemli. Bu şekilde gerçekten gittiğiniz yerde bir misafir olarak ağırlandığınızı hissediyorsunuz.
Söylemeden geçemeyeceğim. 14 şubat olması dolayısıyla mekandaki bayanlara o güne özel birer kupa bardak hediye ediyorlardı. Masaya oturur oturmaz garson büyük bir nezaketle benim hediyemi de getirdi. Yaptıkları jesti çok beğendim.
hediye kupanın ön yüzü |
hediye kupanın arka yüzü |
Pofuduk pideler ise restaurantta taze taze pişiyor ve masaya sıcacık gevrek bir halde geliyor. Pek ekmekle arası olan biri değilim ama arkadaşımın büyük bir iştahla yemesinden pidelerin tam kıvamında olduğunu söyleyebilirim :o)
pofuduk pide |
Size tek tek mezeler hakkındaki fikrimi yazayım:
Yoğurtlu semizotu çok güzeldi. Bu mezede sarımsak miktarını genelde ya çok az koyarlar ya da çok fazla. Ancak Develi Kebap'ta sarımsak oranı tam ölçüsündeydi. Bu nedenle zevk alarak yedim. Kenarına ise bir dilim havuçla güzel bir süsleme yapılmıştı.
yoğurtlu semizotu |
patlıcan salatası |
Bir başka meze muhammaraydı. Benim en sevdiğim mezelerden biridir. Yemek tarifleri bölümümde de evimde yaptığım şekli tarif etmiştim (okumak isterseniz lütfen tıklayın: muhammara). Develi Kebap'ta yediğim muhammarayı çok beğendim. Sanırım içine tahin de eklemişler ve çok yakışmış. Sadece biraz kuru olmuştu ama tadı o kadar güzeldi ki bu kuruluğu görmezden gelebildim ve iştahla yedim.
muhammara |
gavurdağı salatası |
Salata olarak gavurdağı salatası istedik. Sosundaki limon, nar ekşisi, zeytinyağı oranı gayet güzel ayarlanmıştı. Ancak salatanın soğanı çok fazlaydı. Öyle ki sosun güzel tadını bile bastırıp ağzınızda soğan tadı bırakıyordu. Sanırım soğan biraz daha azaltılsa daha güzel olacaktır.
Ve bence o gecenin yıldızı olan mezemiz çiğ köfte geldi. Tek kelimeyle bayıldım, puan verebilseydim 10 üzerinden 20 bile verebilirdim.. Et ve bulgur oranı çok iyi dengelenmişti. Yağ miktarından tutun da acı miktarına kadar aşçı bütün hünerlerini göstermiş diyebilirim. Öyle güzel yoğrulmuş ki ısırdığınız zaman ağzınızda kaydığını hissediyorsunuz. Bu kadar güzel çiğ köfteyi daha önce Florya'daki Uludağ Et Lokantası'nda yemiştim. Sanırım bu iki mekan çiğ köfte konusunda yarışabilirler.
çiğ köfte |
simit kebabı |
karışık ızgara |
Genel bir değerlendirme yaparsam, sanırım Develi Kebap'ın kebaplarını daha lezzetli bekliyordum. Bu bana biraz hayal kırıklığı yaşattı.
Bunun dışında belki de 14 şubat olması dolayısıyla garsonlar biraz fazla panik halde koşuşturuyordu ve bir şey rica etmemiz garsonu yakalayabilmek açısından zaman alıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam bir kadeh daha şarap isteyebilmek için 3 - 4 girişimimiz oldu. Neyse ki en sonunda sesimizi duyurabildik :o)
Mekandaki müzik ve ışık sistemini çok beğendim. Işık kesinlikle gözünüzü yormuyor ama ortam karanlık da değil. Rahat rahat hem yemeğinizi, hem de arkadaşınızı göre göre zaman geçirebiliyorsunuz :o) Müziğin volümü ise çok hafif bir şekilde sohbeti bölmeyecek ama hafif bir renk katacak kadar ayarlanmış. Bu konuda da kendilerini tebrik ederim.
masamızdaki gül yaprakları |
Yazıdan da anlayacağınız gibi çok keyifli vakit geçirdiğim bir akşamdı. Evet mekan güzeldi vs ama sanırım sohbet en güzeliydi.
Fiyatlara gelince: Yemek yediğim arkadaşım çok centilmen ve kibar bir insan, beni de bu yemeğe davet etmişti. Bu nedenle hesabı görmedim. Ama Etiler gibi lüks bir semtte bulunan bir mekanın, bu kadar lüks olmayan semtlerdeki kebap restaurantlarıyla aynı eti ve malzemeleri kullanmış olsalar bile, aynı fiyatlara sahip olamayacağını düşünüyorum. Bence herhangi bir restaurant için her zaman bulunduğu semt de fiyatlarda belirleyici bir rol oynar.
Bu arada herkesin "geçmiş" 14 şubat sevgililer gününü de kutlarım.
Sevgiyle kalın :o)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder