26 Temmuz 2014 Cumartesi

LA LOCANTA BEACH & RESTAURANT (GÜNDOĞAN - BODRUM - MUĞLA)


Bodrum'un Gündoğan beldesinde tatil yaptığımızda, denize girmek için La Locanta Beach & Restaurant'ın şezlonglarına yayılmayı tercih ettik. Burayı seçmemizin en büyük nedenlerinden biri ortamın samimiyeti ve acıktığımızda yediğimiz La Locanta'nın ev yemekleri...

Hem iskele, hem de plaja yayılmış olan La Locanta, gün boyu mantı, çiğ börek, günlük yapılan ev yemekleri ve ızgara çeşitleri yapan bir mekan. Ev yemekleri her gün farklı bir menü ile sunuluyor.

Şezlonglara yayıldığımız ilk günün öğle saatinde La Locanta'nın plastik sandalyelerine kurulduk. Mekanda çalışanlar, onca misafire hizmet edebilmek için her an canla başla koşuşturuyorlardı.

Garson yanımıza geldiğince siparişlerimizi verdik. Eğer hazırda bulunan ev yemeklerinden sipariş ettiyseniz çok hızlı bir şekilde getiriliyor. Ancak mantı ya da çiğ börek gibi taze yapılan yiyeceklerden söylediyseniz, bu durumda epey beklemeniz gerekiyor. Çünkü mutfağın kısıtlı olması ve ancak 2 aşçı çalışabilmesi nedeniyle, misafirlerin siparişlerini sıraya koyuyorlar. Bundan dolayı da beklemeniz gerekiyor. Sanırım en doğrusu acıkmaya başladığınızda şezlongda yatarken siparişinizi verip, yarım saat sonra masaya geçmek.



Bu yazıda sunduğum yemekleri tabi ki bir günde yemedik. Üç öğünlük menüyü yayınlıyorum. Bu nedenle hepsini aynı anda yediğimizi düşünmeyin :o)

İlk günkü siparişimiz hızlı ve yavaş gelen yemekler olarak iki türlüydü. Bir arkadaşım pilav ve zeytinyağlı yoğurtlu ıspanak sipariş etti.

Zeytinyağlı yoğurtlu ıspanak masaya koyulur koyulmaz, tabağın kenarından dökülecek gibi duran fazla yağı gözle görebiliyordunuz. Yemeğe o kadar çok yağ koymuşlar ki, sebzenin tadını alabilmek mümkün değil. Ayrıca yoğurt da çok fazla konulmuştu. Arkadaşım da yemeğin tadına baktıktan sonra "kendimi yoğurtlu zeytinyağı yiyiyormuşum gibi hissediyorum" dedi. Ekmek de tüketmesine rağmen bu kadar çok yağ içini bulandırmış olmalı, ki tabağını bitiremedi.


Ardından arkadaşımın diğer siparişi pilav geldi. Pilavın yağına ekmek banabilirdiniz, öylesine çoktu. Ya tencerenin dibinde kalan pilav konulmuş ya da aşçıları yağ tüketmeyi çok çok seviyor. Ispanaktaki yağ oranından sonra, pilavın da çok yağlı olduğunu gören arkadaşım bir - iki çatal tadıp karnını kuru ekmekle doyurmayı tercih etti.


Ekmek sepetinde ise kepekli ve normal olmak üzere çok taze ekmek çeşitleri vardı. Taze ekmeği özellikle açık havada yemeğe bayılırım. Sanırım açık havanın iştah açtığı doğru :o)


Ben ve bir arkadaşım ise mantı siparişi vermiştik. Başta da dediğim gibi gelmesi epey sürdü. Yanlış değilsem yaklaşık 45 dakika bekledik. Ama tatilde bulunduğumuzdan ve zamanla bir yarışımız olmadığından dolayı bu durumu sorun etmedik. Zaten genel olarak tatil beldeleri için şöyle denir: İnsanlar yavaş, hizmet yavaş, yaşam yavaş :o) Benim gibi büyük şehirin keşmekeşliğinden gelmiş biri olarak, bu duruma adapte olmak başlangıçta zor geliyor. Neyse konumuza dönelim :o)

Mantılar önümüze konulduğunda ilk dikkatimizi çeken yoğurdun fazlalıydı. Mantıyı karıştırdığım zaman gördüm ki fazla olan sadece yoğurt değil, yağı da çok konulmuş!! Mantıyı çok seven biri olarak, fazla yoğurdunu ve yağını süzdüre süzdüre yemeye çalıştım. Kıyma oranı güzeldi, ayrıca mantıların üçgen kapanışını da beğendim. Hamuru ise ince olarak açılmıştı, bu konuda da iyi bir puan verebilirim. Yoğurdun sarımsak oranı ise yok denecek kadar azdı. Halbuki tatil yerinde, üstelik de herkesin açık havada bulunduğu bir yerde sarımsak oranının biraz daha fazla olmasını tercih ederdim. Mantıyı bitirdim ama fazla yağını ve yoğurdunu ayıracağım derken epey uğraştım diyebilirim. Bir başka gün kendimize yine mantı siparişi verdik ama bu defa baştan "yoğurdu ve yağı az olsun" diye rica ettik. Sonuç mu? Daha yağlı ve daha yoğurtlu olarak geldi. Hatta tabağın kenarından yoğurtları dökülüyordu... Garsona "az diye rica etmiştim, çok fazla olmuş" dediğimde hemen tabağı alıp değiştirdi. Yeni gelen sonucu söylüyorum: Çok bol yoğurt, çok çok bol yağ ve yetmiyormuş gibi kepçeyle bol bol konulmuş mantının pişme suyu...!!! Bu aşamadan sonra bu mekanda bir daha mantı yememeye kesin karar verdim.


Arkadaşım ise ikinci gelişimizde değişiklik yaparak çiğ börek sipariş etti. Tek kelimeyle mükemmeldi. Kıymanın içine katılan su, böreği kestiğiniz anda damlıyordu. Börek çok kabarıktı ve hamuru ince açılmıştı. Anlayacağınız arkadaşımın siparişine hepimiz ortak olduk :o) Çiğ böreğin tadı damağımda kaldı diyebilirim. Gerçekten harikaydı. Baharat oranından tutun da tuzuna kadar her şey çok iyi ayarlanmıştı.


Aynı gün tüm arkadaşlar paylaşmak üzere masamıza çoban salata da rica ettik. Bu yörenin sebzelerine bayılıyorum. Hepsi çok taze ve kendilerine has mis gibi kokuları var. Salatının içine konulan limon suyu ve yağ oranı ise çok güzel ayarlanmış. Yağının fazla konulmamış olmasına şaşırmadım değil :o) Ekmeğimizi bandıra bandıra taze salatamızı sonuna kadar yiyip, bitirdik. Ayrıca çoban salatanın anlamına yakışır şekilde küçük küçük doğranmasını da çok beğendim.


Başka bir gün ise iki arkadaş beraber, yine mekanın farklı bir yemeğini denedik. Karnıyarık... Bayıldım, bayıldım, bayıldım :o) Hatta hızımı alamayıp iki porsiyon yediğimi de söyleyeyim. Mükemmel pişirilmiş, midenizi hiç rahatsız etmiyor ve yumuşacıktı. Karnıyarığı tam kıvamında yapmışlar. Ne yağı çoktu, ne de herhangi bir malzemesi eksikti. Yine olsa yine yerim, öylesine beğendim. Ancak karnıyarık her gün çıkmıyor, o gün şansımıza ev yemekleri seçenekleri arasındaydı.


Tabi ki karnıyarığın yanına pilav da rica ettik. Bu defa pilavımızın pişirilişi, yağ oranı harika bir şekilde geldi. Sonradan öğrendik ki, baştaki çok yağlı yemekleri yapan aşçı işten ayrılmış ve yerine yeni bir aşçı gelmiş. Bu da yemeklerin bir anda neden bu kadar lezzetli hale geldiğini çok net açıklamış oldu. Şöyle karnıyarığımın yanına mis gibi pilavı koyup, çatalı doldura doldura yedim.


Karnıyarık ve pilav ikilisine cacık yakışır diyerek, bir kase de cacık sipariş ettik. Çok sulu değildi, ancak bu tamamen zevke göre değişir. Çoğu kişi cacığı koyu ve yoğun haliyle tüketmeyi severken, ben sulandırılmış tabir yerindeyse çorba gibi halini seviyorum. İçine konulan salatalıklar doğranarak eklenmiş, zaten ben de rendelenmesini çok beğenmiyorum çünkü salatalığı hissetmek zor oluyor. eğer cacığın içine kıyılmış dereotu da konulmuş olsaydı puanım tam olurdu. Ama sadece kuru naneyle tüketmek de güzeldi.


La Locanta Beach & Restaurant'ın fiyatları çok makul. Eski aşçının bulunduğu ilk günleri saymazsak yemekleri de artık çok güzel diyebilirim. Hem ucuz, hem de lezzetli ev yemekleri yemek isterseniz buraya uğrayabilirsiniz. Bu arada denizin de mükemmel olduğunu söyleyeyim. İncecik kumu ayaklarınızı gıdıklarken denizin içinde yürümek ayrı bir keyif.

Son olarak La Locanta'da insanların kulaklarının da dinlenmesi düşünülerek, gündüzleri müzik çalmıyor. Sadece akşamüstü saatinden itibaren rahatsız etmeyecek bir volümle çalıyorlar. Tüm çalışanlarının güler yüzü ve her isteğinize canla başla koşmaya çalışmaları ise takdir edilecek bir durum. Gündoğan'a tekrar gelirsem La Locanta uğrayacağım yerlerden biri olarak aklıma kazındı.

Keyifli günler dilerim :o)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder