1 Eylül 2014 Pazartesi

XANADU SNOW WHITE HOTEL ROSEBUD RESTAURANT (PALANDÖKEN - ERZURUM)


Bir arkadaşımla gittiğim Xanadu Snow White Hotel'de kaldığımız süre boyunca yaptığımız kahvaltıları kendime göre detaylı bir şekilde anlatmıştım. Ancak Xanadu Snow White'ta yemek yiyebileceğiniz mekan bir tane değil. 3 farklı restoranları var. Eh bir blogger olarak oraya kadar gitmişken, her restoranı ayrı ayrı gezip yemeklerinden tatmamak olmaz diye düşündüm :o) Gerçi benim sürekli fotoğraf çekmemden dolayı garipsemediler değil, ama kibarlıklarından sanırım kimse bir şey sormadı. Ben de zaten blogger olduğumu anlamalarını istemedim ki, böylelikle sunulan yemekleri herkese yaptıkları şekliyle tadabilme ve görebilme fırsatım olsun diye :o)



Amma uzun bir giriş yapmışım, halbuki yazının amacı otelin içinde yer alan "Rosebud" yani türkçe adıyla Gül Goncası restoranı hakkındaki fikirlerimi yazmak.

Rosebud restauranta girer girmez, otelin teras kısmına açılan bir kapı da görüyorsunuz. Anladığım kadarıyla bunun en büyük sebebi, kışın misafirlerin kayak yaptıktan sonra, üzerlerindeki kar kıyafetlerini çıkarmadan oturup yemek yiyebilmelerini ya da sıcak bir şey içebilmelerini sağlamak. Çünkü otelin diğer restaurantlarına kayak kıyafetleri ile gitmek biraz zor olabilir. Tabi lobinin ortasından ve insanların arasından, her tarafınızdan kar suları damlarken geçerek gitmek isterseniz başka :o)

Rosebud restaurant adına yakışır şekilde oldukça romantik döşenmiş ve dizayn edilmiş. Dışarıya açılan terasında içinizi ısıtabilecek sobalar bulunurken, terasın orta kısmında da içeceklerinizi alabileceğiniz servis alanı bulunuyor.


Restaurantın iç kısmında ise duvara monte edilmiş televizyon olması dolayısıyla, sıcacık çayınızı içerken keyif yapabilirsiniz.


Çay demişken hemen ekleyeyim. Restaurantın girişinde bir masa kurulmuş. Masanın üzerinde tarçın çayından, papatya, elma, kuşburnu çayına kadar birçok çeşit çay bulunuyor. Formuna dikkat edenlere özel zayıflama çayı bile var :o)


Zaten otelin spa merkezinde de çok profesyonel bir spor hocası, kilo vermek istediğiniz takdirde vücudunuzdaki yağ, kas, su vs ölçülerini çıkartıp beden kitle endeksinizi size bildiriyor. Ve arzu ederseniz size uygun bir beslenme ve spor programı başlatıyor. Yani yemek yiyip oturdum, çok da kilo aldım demeniz mümkün değil. Programa dahil olduğunuzda spor hocası disiplin başkanı oluveriyor :o)

Rosebud restaurantta ayrıca günlük olarak taze taze üretilen, ev yapımı küçük atıştırmalıklar da sunuyor. Küçük kanepelerden, tatlı - tuzlu atıştırmalıklara kadar birçok çeşit var (bu tatilde fotoğraf konusunda biraz eksi kalmışım. Konuyu yazınca fark ettim ki elimde atıştırmalıkların resmi yok...!!)

Arkadaşımla ilk gün akşamüstü saatlerinde restorana geldik. Çünkü sabahki kahvaltımız öyle yoğundu ki ancak acıkmıştık :o)

Oturur oturmaz garson bizi kapıda güler yüzle karşılayıp, yerlerimizi gösterip ikimize de birer tane menü getirdi.
Benim gördüğüm kadarıyla menü genelde Meksika yemekleri ağırlıklı. Ama yine de dünya mutfağı demek daha doğru olur. Çünkü bir Avusturya yemeği olan schnitzel'den, amerikan yemeği hamburgere ya da italyan mutfağından fettuciniye kadar çeşitler mevcut.

Öncelikle hem arkadaşım, hem de ben birer çorba almayı tercih ettik. Benim çorba tercihim "Biberli Meksika Usulü Sebze Çorbası" oldu. Bu çorbayla ilgili bir durumu paylaşayım. Garson siparişlerimizi aldıktan 2 dakika sonra geri geldi ve bana dönüp: "Hanımefendi çorba gerçekten çok acı. Bu nedenle tekrar altını çizerek belirtmek istedim" dedi. Gülümsedim ve "sorun değil, ben çok acıyı bayıla bayıla yerim, çünkü çok severim" diye cevap verdim. Çorbanın görüntüsü çok hoşuma gitti. Tam bir turuncu rengindeydi ve tattığım zaman biberin acılığının, diğer sebzelerin tadını öldürmediğini de fark ettim. Bu nedenle çorbanın tat alamayacak derecede acı olmadığını ve nefis bir tadının olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. O kadar beğendim ki sıcak olmasına rağmen bir çırpıda içip bitirdim :o)


Acıyla arası benim kadar çok olmayan canım arkadaşım ise tercihini domates çorbasından yana kullandı. Kıvamı çok güzeldi, hele tadına bayıldım (sağolsun tatmama izin verdi :o) Çoğunlukla restoranlarda içtiğim domates çorbasına çok fazla salça konulmuş oluyor ve içince tadı yavan geliyordu. Ancak burada salçayla beraber, domates de püre haline getirilmiş, hatta bir miktar da et suyu katılarak pişirilmiş. Tek kelimeyle harikaydı. Bu arada kıvamı ne çok yoğun, ne de çok suluydu.


Domates çorbasına eklemek üzere taze kaşar rendesi de sunulmuştu. Nedense taze kaşarın rendelenmiş halini daha çok severim. Bu nedenle arkadaşım kendi çorbasına kattıktan sonra, kalanını ben yedim :o)


Eh çorba olur da yanında ekmek sunulmaz mı demeyin. Çok şık bir sepetin içerisine, pembe bir servis örtüsü yayılarak sunulmuş. Örtüyü öyle bir katlamışlar ki, içinden ekmek aldıktan sonra toz gelmemesi ya da bayatlamaması için, üzerini tekrar kapatabiliyorsunuz. Sunulan çeşitler iki taneydi: normal ve kepekli... Belki kahvaltı salonunda gördüğüm çeşit çeşit ekmeklerden de koysalardı çok daha zengin bir görünümü olabilirdi diye düşünüyorum. Belirteyim, ekmekler çok tazeydi...


Ana yemek olarak arkadaşım ızgara köfte istedi. Ancak isminin afilli duyulması açısından sizlere tam olarak menüde yer aldığı gibi yazayım:
Baharatlandırılmış ızgara köfte, fesleğenli patates püresi ile...
Bakmayın  ben biraz takılayım diye yazdım, aslında başlıkta sadece ızgara köfte yazıp, altına da bu açıklamayı koymuşlar :o) Köfteler gerçekten çok iyi pişmişti, ne kurumuş ne de çiğ kalmıştı. Üstelik içine katılan baharatlar da etin tadını kesinlikle öldürmemişti. Benim en çok şikayet ettiğim konu budur. Köfteye çoğu yerde o kadar çok baharat, soğan, sarımsak vs gibi ürünler konulur ki etin tadına ulaşmak imkansız olur. Ancak buranın aşçısını tebrik ederim, benden köfte konusunda tam not aldı. Yanında sunulan fesleğenli patates püresi de çok hoştu. Anladığım kadarıyla patates haşlandıktan sonra parçalar halinde doğranıp, köftenin pişirildiği alanda iç malzemeleriyle beraber sote yapılmış. Bu nedenle de köftenin yanına çok yakışmış ve güzel bir tat bütünselliği oluşturmuştu.


Benim ana yemeğim ise Viyana usulü tavuk schnitzel'di. Yazının anlamını bozmayarak menüde tam yazdığı şeklini size sunayım:
Viyana Usulü Dana veya Piliç Schnitzel
Elma dilim patates ile...
Sizin de gördüğünüz gibi tam bir görsel ziyafetti. Tattığım zaman mide ziyafeti olduğunu da anladım :o) Tavuklar ince dövülmüş olmasına rağmen, pişirilirken kesinlikle kurumamıştı. Üzerindeki tereyağının da mis gibi kokusu burnuma geliyordu. Bu tabakta bana sadece bir baharat fazla geldi ama bu da zevke göre değişebilir. Tabakta gördüğünüz küçük noktacıklar, karabiber değil anason.. Bildiğiniz gibi anasonun kendine has bir kokusu ve tadı vardır. Bu nedenle schnitzelle çok yakıştıramadım, belki koymasalardı çok daha iyi olabilirdi. Hatta aynı anason tadı sosta da bulunduğundan ağız tadı olarak çok keyifli gelmedi. Ama dediğim gibi bu konu tamamen zevke bağlı. Patateslerin ise tazeliğinden ve tadından, temiz yağ ile kızartıldığını ve fazla yağının gitmesi için peçete üzerinde bekletilmiş olduğunu söyleyebilirim. Yemesi çok keyifliydi.


Xanadu Snow White otel içinde yer alan Rosebud restauranta başka bir gün daha gittik. Gittiğimizde bu defa farklı yiyecekler istedik. Arkadaşım daha hafif bir şeyler yemek istediğinden peynir tabağı rica etti. Öyle güzel süslenmiş, öyle güzel dizayn edilmişti ki bir müddet o da yemeğe kıyamadı. Tabakta 4 çeşit peynir bulunuyordu:
Otlu peynir
Beyaz peynir
Taze kaşar
Erzurum'a has tereyağlı tulum peynir
Zaten kahvaltılık yiyeceklerin güzelliğini "Xanadu Snow White Hotel Kahvaltı" başlığı altında yazmıştım. Bu nedenle ne kadar iyi oldukları konusunda daha fazla açıklama yapmaya gerek görmüyorum :o)


Benim siparişim ise çift katlı hamburgerdi. Menüde nasıl yazıldığına gelince:
Çift Katlı Hamburger
Baharat çeşitleri ile taçlandırılmış çift katlı dana kıyma köftesi, sote edilmiş soğan ve Diane sos ile...
Bu hamburgeri hangi kelimeyle betimlerim, anlatırım bilemedim. Mükemmel yazsam az kalır, muhteşem desem yine az kalır :o) Hamburgeri çok fazla yerde sevmiyorum. Hatta İstanbul'da hamburger konusunda sadece sevdiğim bir restaurant var. Başka bir restaurantın hamburgerinin onun yerini alabileceğini düşünmüyordum, ama yanılmışım. Artık Rosebud'daki hamburger favori listemin başında yer alıyor.


Yazıdan da anlayacağınız üzere Rosebud restauranta her geldiğimizde çok keyif alarak yemek yedik. Tabi ki yanımda canım arkadaşımla yaptığım sohbetlere de diyecek yok, paha biçilemez. Döndüğümden beri de sohbetlerimizi özlediğimi itiraf edeyim.

Bu otelin restaurantları ile ilgili diğer yazıları görmek için lütfen tıklayın:

Xanadu Snow White Hotel Kahvaltı

Xanadu Snow White Hotel Orient Dine Restaurant

Keyifli günler dilerim :o)


1 yorum: