4 Eylül 2014 Perşembe

XANADU SNOW WHITE HOTEL ORİENT DİNE RESTAURANT (PALANDÖKEN - ERZURUM)


Arkadaşımla Erzurum'daki Xanadu Snow White Hotel'de kaldığımız günlerden birinde, bünyesinde bulunan "Orient Dine Restaurant"'ta yemek yedik. Aslında yine otelin bünyesindeki İpek Yolu Restaurant'ta yemek yemeyi düşünüyorduk ama, sünnet kutlaması için özel olarak bir geceliğine kiralandığından, orada yiyemedik. Belki de eğrisi doğrusuna geldi, çünkü yazıyı da okuduğunuzda göreceğiniz gibi nefis tatlardan oluşan bir menümüz vardı :o) (bu arada küçük bir sır vereyim. Üstteki resimde görülen beyaz bluzlu kişi benim canım arkadaşım. Muhtemelen bu fotoğrafta çıktığını, yazıyı okuduğunda görecek :o))

Orient Dine Restaurant da otelin diğer restaurantlarında olduğu gibi harika bir manzaraya sahip. Özellikle gecenin karanlığında, altın gibi parlayan ışıkları ile Erzurum şehri büyülü gibi görünüyordu. Yemek yerken bu manzaraya bakmak gerçekten harikaydı.


Restaurantın içi oldukça ferah döşenmişti ve masaların üzerinde ince kristal bardaklardan, kaliteli porselen tabaklara kadar çok estetik bir sunum bulunuyordu. Zaten gündüz restaurantın  bu kadar şık ve estetik olduğunu göz ucuyla bakarak gördüğümüz için, biz de ortama uyum sağlamak üzere olabildiğince şık giyinerek geldik :o)

Masada bizimle beraber yemek yiyen bir arkadaşımız daha vardı. Daha doğrusu otelde sürekli kalarak, kayak hocalığı yapan ve zamanında dünya kupasına da katılan, Avusturya'lı ünlü kayakçı Brenner Hannes de bizimleydi. Birkaç senedir bu otel bünyesinde ders veriyormuş, ama inanın Erzurum'u ve yemeklerini bir Türk'ten çok daha iyi öğrenmiş :o) Yemek esnasında kayak sporunun Türkiye'de nasıl daha fazla gelişebileceğini ve olimpiyatlara gençlerin hazırlanabileceğini de sormadım değil :o)

Neyse konuyu sadece küçücük dağıttıktan sonra yemeklere dönüyorum. Masamıza oturur oturmaz garson tüm güleryüzüyle gelip, hem boş bardaklarımıza su doldurdu, hem de menüyü verdi.

Menüye baktığım anda iştahımın daha da kabardığını fark ettim: Beyti kebabından patlıcan kebabına, çiğ köfteden lahmacuna ve içli köfteye kadar birçok çeşit seçenek bulunuyordu. Kebap çeşitleri o kadar fazlaydı ki, bir müddet hangisini seçeceğimi bilemedim.

Sonunda kararlarımızı verdik.

İlk olarak masaya yumuşak ve sıcacık taze pidelerimiz geldi. Anladığım kadarıyla pideleri de kendileri yapmışlar, öyle taze ve sıcaktı ki hafifçe el yakıyordu diyebilirim. Eh kokusu da burnumuza kadar geldikten sonra yemeklerin yanında bu pideyi tüketmemek olmazdı.


Restaurantın ikramı olarak Erzurum'a has tereyağlı tulum peyniri ve tereyağ geldi. Aslında bu aşamayı tahmin etmişsinizdir. Sıcacık pidemden bir parça kopartıp, içine önce tereyağı üzerine de tulum peyniri koyarak bir lokmada yuttum. Erzurum tulum peyniriyle ilgili eleştireceğim tek nokta var.. Ne yazık ki artık eskisi gibi tulumlarda yapmıyorlar, bunun yerine plastik kaplar kullanıyorlar. Halbuki bu peynirin en büyük özelliği tulum içinde kuruluyor olmasıdır. Tabi ki tadı plastikte yapılınca da güzel ama, tulumda kurulsaydı sanırım çok daha mükemmel bir tada sahip olurdu. Tereyağını ise fazla anlatmaya gerek yok, çünkü mis gibi süt kokuyordu.


Pide ve tulum peyniri haricinde ikram olarak roka yaprakları, taze nane ve maydanoz da sofradaki yerini aldı. Rokaya oldum olası limon suyu ve tuz ekleyerek yemeğe bayılırım ki o akşam da bu fırsatı kaçırmadım. Yapraklar çok tazeydi, sanırım restaurant sebze alışverişini günlük olarak yapıyor.


Sıcak ve soğuk atıştırmalık meze olarak tüm arkadaşlar beraber karar verdik: Süzme yoğurt, Gavurdağ Salata, Çiğ Köfte, İçli Köfte ve Fındık Lahmacun...

Erzurum'da süzme yoğurdu nerede yersem yiyeyim hepsine bayıldım. Yediğim tüm süzme yoğurtlarda hafif ekşimsi bir tatla beraber, yoğurdun bıçakla kesilecek kadar koyu olma özelliği vardı. Ağzınızda bıraktığı tat da inanılmaz lezzetli oluyor. Sofradaki süzme yoğurttan da hep beraber çatallaya çatallaya yedik :o)


Gavurdağ salatasının sos ayarı ise çok profesyonelce yapılmıştı. Belki burada tavsiye edebileceğim tek konu sebzelerin biraz daha küçük doğranması olabilir. Ama sonuçta bu konu tamamen ağız tadıyla ilgili. Sebzeler küçük doğrandığında sosuyla birlikte yenilmesi çok daha keyifli oluyor gibi hissediyorum, ama dediğim gibi zevke göre değişiklik gösterebilir. Bu arada salatanın büyüklüğü bir kişilik olmasına rağmen çok bonkörce 2-3 kişilik gibi hazırlanmıştı. Bu nedenle bize rahat rahat yetti. Ayrıca sunumdaki estetiğine ve dizaynına da bayıldığımı itiraf edeyim.


Ve soframıza tüm güzelliğiyle çiğ köfteyi getirdiler. Gerçekten çok iyi yoğrulmuş ve malzeme ayarı çok iyi yapılmıştı. Isırdığım zaman ağzımda acı tadıyla birlikte kayarcasına bir lezzet bırakıyordu. Güzelim marul yapraklarından bir tane alıp, içine bu nefis çiğ köftelerden koyup, biraz limon suyuyla ıslattıktan sonra, yemesi çok keyifliydi. Anlayacağınız çiğ köfteyi yerken "değmeyin keyfime" ruh halindeydim :o) Acılığı benim çok hoşuma gitti, zaten çiğ köftenin acısız ya da etsiz olmasını da sevemiyorum.


Biz soğuk mezelerimizi yerken, garsonumuz fındık lahmacunlarımızı tabaklarımıza koydu. Hem hamuru çok ince açılmıştı ve gevrekti, hem de üst malzemesi, özellikle de kıyması bol konulmuştu. Lahmacunumu soğutmadan bir çırpıda yedim desem yalan olmaz. Tabi ki üzerine hafifçe limon sıkıp, sumak ve pul biberle birlikte yeşillik eklemeyi de unutmadım :o)


İçli köftenin ise dış hamuru çok ince oyulmuştu. Bu sebeple aşçıyı tebrik ederim, çünkü içli köfteyi hem bu kadar ince oyup, hem de çatlamadan kızarmasını sağlamak zordur. Menüde içli köfte kızartma ya da haşlama olarak yazıyor. Biz tam adabında olması için kızarmış tarzını tercih ettik. Kıymanın içine katılan ceviz miktarı ise çok yerindeydi. Ne ağıza gelmeyecek kadar az, ne de kıymanın tadını hissettirmeyecek kadar fazlaydı.


Bu aşamadan sonra ana yemeklerimize geçtik. Canım arkadaşım lahmacun konusunda hızını alamayarak, bu defa porsiyon lahmacun söyledi. Zaten fındık lahmacunda da yazmıştım ama tekrar belirteyim, bol malzemeli, ince ve gevrek tabanlıydı. Arkadaşımın kısa sürede yiyip bitirdiğini de ekleyeyim.


Masadaki diğer arkadaşımız ise seçimini yoğurtlu kebaptan yana yaptı. Başta da dediğim gibi, kendisi Avusturya'lı ama epey Türk'leşmiş :o) Şöyle bir cümlesi oldu: "Benim ülkemde kendi tabaklarımızdan başkalarına ikram etmeyiz. Herkes kendi tabağındakini yer. Ama Türk insanı samimi davranarak kendi tabağından da tattırıyor. Bu nedenle sizler de arzu ederseniz benim tabağımdan tadabilirsiniz. Hatta ben de sizin tabağınızdan tadarım" :o))) Bu konuşmanın üzerine yoğurtlu kebabından tattım ki çok nefisti. Yoğurdun güzelliğini zaten başta anlatmıştım. Bu kebap sayesinde otelin mutfağında döner tezgahı bulunduğunu da öğrenmiş bulundum. Et lokum gibiydi ve baharat miktarı çok iyi ayarlanmıştı.


Benim ana yemek siparişim ise fıstıklı kebaptı. Bu kebabın güzelliğini nasıl ifade ederim, bilemiyorum. Ama fıstık miktarından, etin baharat, tuz vs oranına kadar her şey çok iyiydi. Ayrıca bıçak kıymasıyla kebabı yapmışlar ki bu konuda da kendilerini tebrik ederim. İçine katılan az miktardaki kuyruk yağı da harika bir lezzet katmış. Yine gitsem, yine bu kebaptan yemek isterim. Resimde gördüğünüz gibi sunumu da ayrı güzeldi. Lavaş ekmeklerinin üzerine fıstık serpilmesi fikrini çok beğendim.


Bu aşamada tamamen doyduğumuzdan kimse tatlı siparişi vermedi. yemeğin üzerine masamızda oturarak sohbetimize devam ediyorduk ki, birden bir şarkı başladı: "İyi ki doğduuuuunn Güldeeeeeennnn...." Tahmin ettiğiniz gibi o gün benim doğumgünümdü. Ve bitanecik arkadaşım bana sürpriz yaparak restauranta gelmeden önce ayarlama yapmış. Hiç tatlı yemediğimi çok iyi bildiğinden, aşçıya özel olarak sadece meyveden oluşan bir pasta dizayn edip edemeyeceğini sormuş. Ve başarılı aşçımız hünerini ve yaratıcılığını konuşturarak hayatımda gördüğüm en güzel pastayı yapmış:


Gördüğünüz pasta sadece meyvelerden oluşuyor. Sunumuna aşık oldum desem yalan olmaz :o) Bundan sonraki doğumgünlerimde kendi doğumgünü pastamı da yiyebilmek için (çünkü bugüne kadar tatlı olduğundan hiçbirini yiyemiyordum) aynı yöntemi uygulamaya çalışacağım. Bu da mumları söndükten sonraki hali:


Xanadu Snow White Hotel'deki Orient Dine Restaurant'ı hiç unutmayacağım. Fiyat konusuna gelirsek, Xanadu'nun 5 yıldızlı bir otel olduğunu baz aldığınızda gayet makul. Yemeklerin tadına doyamadığım bu mekana en kısa sürede tekrar gelmek isterim.

Ayrıca bakınız: XANADU SNOW WHITE HOTEL KAHVALTI
                        XANADU SNOW WHITE HOTEL ROSEBUD RESTAURANT

Ağız tadınızın bol olduğu, keyifli günler dilerim :o)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder