9 Eylül 2014 Salı

CENGİZ'İN YERİ SOKAK RESTAURANT (BEŞİKTAŞ - İSTANBUL)


"Tatlı Cadılar" olarak isim verdiğimiz bir kızlar grubumuz var. Hani filmlerde görürsünüz, herkes birbirinin mutluluğunu ve derdini dinler, bir kişinin sorununu tüm grup paylaşır. Ayrıca mutsuz olduğunuzda yanınızda bulunmasını istediğiniz kişilerdir, çünkü birkaç dakikalık sohbetle bile tüm yükü üzerinizden alırlar. İşte böyle bir gruba sahip olan şanslı kişilerden biriyim. Kimimiz evli-çocuklu, kimimiz bekar, ama hepimiz çalışan kadın :o)



Çalışma saatlerimizin yoğunluğundan dolayı sıklıkla buluşma imkanımız olamasa da, en azından ayda bir buluşup yemeğe giderek kendimizi bir nevi şarj ediyoruz.

Geçen akşam telefonlaşıp buluşmaya karar verdiğimizde, mekanın neresi olacağını düşünmeye başladık. Ve ortak kararımız Beşiktaş'ta bulunan ve Cengiz Balık diye isimlendirilen (halbuki gerçek adı Cengiz'in Yeri Sokak Restaurant) mekandı.

İşlerimin yoğunluğundan dolayı buluşmaya yaklaşık yarım saat geç kalsam da, gittiğimde tüm arkadaşlarımı masada oturup sohbet ederken görmek içimi ferahlattı. Yanlarına gider gitmez, sarılıp öpüşmelerden sonra koyu sohbete devam ettik. Sohbetimizi tatlı bir şekilde bölen ise garsonun gelişi oldu.

Hepimiz acıktığımızdan istediğimiz mezeleri sıralamaya başlamışken, garson meze tepsisini getireceğini söyleyerek zorlu seçim sürecimizi kolaylaştırdı :o) Meze tepsisindeki yemeklerin renklerinin güzelliği ve çeşitleri iştahımızı daha da kabarttı. Bir balık lokantasında yiyebileceğiniz neredeyse bütün mezeler yanyana tepsideki yerlerini almışlardı. Ve başladık seçmeye...


Birçok kişinin severek tükettiği haydari, soframızın ilk yiyeceklerindendi. Kıvamı çok yoğun ve güzel olmakla birlikte içindeki dereotu miktarı ne yazık ki hissedilmeyecek kadar azdı. Ayrıca sarımsağın da çok az olmasından şikayet edebilirim, çünkü haydarinin en büyük özelliklerinden biri, süzme yoğurda sarımsak katılmasıdır. Bu nedenle sarımsak tadının biraz daha belirgin olmasını tercih ederdim. Yine de yoğurdun hafif ekşimsi tadı tüm bu olumsuzlukları unutturacak kadar güzeldi.


Bir diğer tercihimiz beyaz peynir yönündeydi. Daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim, beyaz peynirin koyun sütünden sert kıvamda olmasını tercih ediyorum. Ancak bu tamamen zevke bağlı bir görüş. Kimisi de Cengiz'in Yeri'nde sunulduğu gibi yumuşak, hatta ekmeğe sürülebilir düzeyde inek sütünden yapılma beyaz peyniri tercih eder. Bu nedenle peynir hakkında daha fazla yorum yapmaktan kaçıyorum.


Közlenmiş patlıcan salatası ise bir harikaydı. Közün kokusunu bile buram buram alabildiğimden, rahatlıkla ateşte ve kıvamında közlenmiş olduğunu söyleyebilirim. Hatta salatanın içindeki toplu iğne başı büyüklüğündeki iki-üç köz parçası da düşüncemi destekler nitelikteydi. Patlıcan salatasını hepimiz o kadar beğendik ki bir çırpıda bitirdik :o) İçindeki sarımsak miktarına ise bayıldım, çok doğru ayarlanmıştı.


Bir başka mezemiz, çok fazla insanın sevmediği ama benim bayıldığım beyin salatasıydı. Evimde de beyin salatasını ara sıra yapıp lezzetinin tadına varırım, hatta çocuklara yedirmenin de çok faydası olduğu söylenir. Özellikle bir arkadaşımla ben, bu salataya bayıldığımızdan paylaşarak yedik. Çok doğru pişirilmişti ve sunulmuştu. Ayrıca maydanoz katılmasını da çok sevdim, bundan sonra evimde de yaptığımda mutlaka maydanoz ekleyeceğim. Üzerine gezdirilen limon suyu ve zeytinyağı oranı ise çok iyiydi. Hafifçe de tuzladıktan sonra, afiyetle yedik.


Ahtapot salatası ise şahaneydi. Ahtapotu yumuşacık pişirmek zordur, çoğunlukla çok sert olur ve yenilmesi güçleşir. Cengiz Balık'ta yediğim ahtapot salatası ise devamını istettirecek kadar iyi yapılmıştı. Bazı yerlerde bu salataya kornişon turşu katmıyorlar ki, bu durumu onayladığımı söyleyemem. Çünkü ahtapot salatasına mutlaka turşu da eklenmesi gerekir. Resimde de gördüğünüz gibi, yediğimiz salatanın turşusu da boldu. Belki çok az kıyılmış dereotu da katabilirlermiş, ama bu durum büyük bir eksiklik yaratmamış. Zeytinyağı miktarı ise ekmek bandıracak düzeydeydi. Üstelik ahtapotun ve turşunun aromaları da zeytinyağına karıştığından tadı harika olmuştu. Eh biz de ortamı bozmayarak ekmeğimizi bandıra bandıra yedik.


Ekmek çeşidi sadece bir taneydi, zaten balık lokantasında daha fazla çeşit olmasını da beklemezdim. Keşke ekmeklerin bir kısmını da kızartarak getirselerdi diye düşünmedim de değil. Çıtır çıtır ekmeği zeytinyağına bandırmak çok keyifli olabilirdi.


Bir başka mezemiz zeytinli salamura hamsi sarmaydı. Hem sunum fikrine, hem de bu lezzetin yaratılmasına bayıldım. Aşçı  gerçekten çok iyi düşünerek oluşturmuş. Aynı çekirdek gibi, ağzınıza bir tane zeytinli hamsi sarma attığınızda hemen ikincisini atmak istiyorsunuz, öyle lezzetliydi. Merak etmeyin tuz oranı çok iyi ayarlanmıştı, salamura hamsinin ve zeytinin tuz miktarı birleştiğinde kesinlikle fazla gelmiyordu. Belki de zeytinlerin tuzunun biraz gitmesi için suda bekletmiş olabilirler, emin olamadım...


Midye dolmadan çok hoşnut kaldığımı söyleyemeyeceğim. Öncelikle karabiber miktarı o kadar fazlaydı ki yediğim zaman öksürtüyordu. Ayrıca tuzu çok azdı ve midyenin yoğun aroması tüm tatları bastırmıştı. Sanırım arkadaşlarım da çok fazla bayılmadılar ki, midye dolma uzun süre bitemeden sofrada durdu. Sadece yemeğin sonuna doğru, bir arkadaşımız "ben bitireyim mi bunu" diyerek yemeğin artmasını önledi :o) (belki de çok beğenmişti ama bize ayıp olmasın diye yemeğin sonuna kadar sabretmişti :o) Bu konuyu sormayı unuttum).


Bence gecenin sanat eseri levrek marineydi... Bu mezeyi nasıl tarif ederim bilemiyorum ama uzun zamandır bu kadar güzel bir sosla sunulan balık ürünü yememiştim. Sosun sırrını ve içeriğini çok merak ettim. Benim anladıklarım mayonez, hardal, limon suyu ve zeytinyağıydı, ama muhtemelen başka tatlar da karıştırılmıştı. Tane karabiberler ise sosa çok büyük bir lezzet katmıştı. Tek sorun tane karabiberi yanlışlıkla bir arkadaşımın ve benim yaptığım gibi ısırırsanız, bir müddet boğulur gibi öksürüyorsunuz :o) Levrek marinenin ikinci tabağını garsona sipariş edemeden duramadım. İkinci tabağın büyük bölümünü de yiyip bitirdim :o)



Ve geldik yumuşacık, sulu, mis gibi kalamar kızartmasına. Üst kabuğunun kıvamı ve çıtır çıtır oluşu harikaydı. Kimi mekanlar kalamarı kızartırken çok kurutuyorlar ama burada öyle bir sorun yoktu. Harikaydı.. Ancaaaaakkkk yanında doğal olarak tarator sos bekliyorduk...!!! Bunun yerine bir tabağa konulmuş mayonez geldi.. Anladığım kadarıyla tarator sos yapmıyorlar ve kalamarı sadece mayonezle sunuyorlar. Bu açıdan benden puan kaybettiler, çünkü kalamarı mayonezle yemek hiç de keyifli değildi. Eh durum böyle olunca, kalamarlarımızı sade sade yemek zorunda kaldık.


Kalamar tava olur da mide tava olmaz mı demeyin. Olmuyormuş :o( Ne yazık ki mekanda midye tava yapılmadığı gibi, rica etseniz bile başka yerden alıp getirmiyorlar. Sanırım 3 defa garsona midye tava bulma şansımız var mı dedim. Her defasında "maalesef hayır" gibi bir cevap vermek yerine "bakarız" dedi. Sonrasında bütün gece neye baktı bilmiyorum ama midye tava gelmedi...

Karides güvecin, güveç kabıyla beraber sunulması fikrine ise bayılıyorum. Çünkü fırından yeni haliyle geldiği için hala fokurduyor oluyor ve kaşarı bu sıcaklıkta çatalanıza dolamaya başladığınızda harika bir görüntü ortaya çıkıyor. Sunulan güveçin tüm malzemeleri çok dozunda konulmuştu, lezzeti ise nefisti.


Bir diğer sıcak mezemiz paçanga böreğiydi. Böreğin pastırma miktarı çok iyiydi ama kaşar peyniri yok denecek kadar azdı. Halbuki kestiğiniz anda içinden peynir çıkıyor olması gerekir.. Buna rağmen pastırmanın, domatesin ve biberin lezzetleri mükemmel bir birliktelik oluşturmuştu. Paçanga böreklerimizi de çok keyifle tükettik.


Bu aşamada tıka basa doyduğumuzdan balık yiyemedik. Ben yemeği çayla sonlandırmayı tercih ettim. Arkadaşlarım ise irmik helvası rica ederek tatlı kısmını da tamamladılar. İrmik helvasına tarçın konulması fikrini de çok beğendiğimi söyleyeyim. Bu arada arkadaşlarımın hepsi tadının mükemmel olduğunu belirtti.


Cengiz'in Yeri Sokak Restaurant'a tabi ki tekrar gitmek isterim. Bakmayın siz benim ufak tefek eleştirilerime, bu kadar kusur kadı kızında da olurmuş. Bir de farkındaysanız hepsi genelde zevke göre değişen eleştiriler.


Cengiz Balık'ın fiyatları ise bir balık lokantasına göre oldukça uygun. Üstelik bulunduğu sokağın canlılığı ve keyfi de sizi yemekle beraber güzelliklere sürüklüyor.

Tabi ki benim için gecenin en güzel tarafı, 3 harika insanla beraber gülücüklerin eksik olmadığı sohbetti. Kızlarla ilk fırsatta tekrar buluşacağız ama sağolsunlar, bloğumda paylaşmam ve yorumlayabilmem için farklı bir mekanda buluşmayı kabul ederek beni kırmadılar.

Keyifli günler dilerim :o)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder