28 Mart 2014 Cuma

AŞŞK KAHVE (Kuruçeşme - İstanbul)


Yıllardır göremediğim bir arkadaşımla birbirimizi facebook üzerinden bulduktan sonra hemen buluşmaya karar verdik. Nereye gidelim diye düşünürken "Kuruçeşme'deki Aşşk Kahve'ye gidip kahvaltı yapalım" diye teklif ettim.

Canım arkadaşım, eski öğrencim olan oğluyla birlikte geldi. O günün benim için ne kadar keyifli olduğunu ifade edebilmem mümkün değil. Her dakikası çok değerliydi ve bol bol özlem giderdik.

Aşşk Kahve'yi genel olarak çok beğenirim. Özellikle denizin tam yanındaki konumu ve harika manzarası beni çok büyüler. Dekorasyonu da bence çok sıcak ve samimi. Öyle tahta iskemleler üzerinde rahatsız olarak oturmuyorsunuz. Ağaçların altında ve yeşilliklerin arasında, gayet güzel yastıklarla döşenmiş ve modern dizayn edilmiş, kısmen sedir diyebileceğim oturma düzeni var.

Masaların yerleşimi de gayet iyi. Genelde birçoğumuzun rahatsız olduğu müzik sesine gelince, içiniz rahat etsin. Aşşk Kahve'de tek duyacağınız denizin dalgasının sesi, çünkü herhangi bir müzik sesi yok. Zaten dalgaların sesiyle huzur içinde rahat rahat oturup arkadaşınızla sohbet edebiliyorsunuz.

Mekanda içeride ya da dışarıda oturmak mümkün. Biz dışarıda oturmayı tercih ettik. Deniz kenarı olması ve havaların henüz çok ısınmaması nedeniyle ısıtıcıların bize yeterli geleceğini düşünmüştüm. Aslında ısıtıcılar yeterli olabiliyor. Garsonlardan birine ısıtıcıyı açmasını rica ettik, o açtıktan 10 dakika sonra bir başka garson gelip kapattı. Bir süre sonra tekrar rica ettik ve yine aynı şey oldu bir başka garson gelip kapattı. Bilmiyorum mekanın yönetiminde böyle bir yöntem mi var ama garsonların bu sistemini anlayamadım. Bu nedenle ısıtıcı kullanımı ve misafirlerin üşümemelerini sağlamaları konusunda kendilerine notum düşük.

Aşşk Kahve'de öğle ve akşam yemeği de yemek mümkün. Ama buluştuğumuz saat dolayısıyla daha hafif, hatta kahvaltılık gıdalara yöneldik.

Masaya önceden mekanın ikramı olan herhangi bir gıda gelmiyor, ki bence gelmeliydi. En azından baharatlarla tatlandırılmış zeytinyağı sunmalarını isterdim. Bu tür küçük ikramların, misafirleri mutlu edeceğini düşünüyorum. Ama dediğim gibi bu konuda biraz hayal kırıklığına uğradım.

Neler yediğimizi ise resimleriyle açıklayayım:

Masaya önce ekmek geldi. Çok fazla çeşit yoktu. Kepekli ve normal ekmek yanında simit. Halbuki bu mekanın yakınında yer alan Kale Cafe & Pastane'de kahvaltı yaptığımda, gelen ekmek çeşitlerini saya saya bitirememiştim. Buranın ekmek sunumlarının yetersiz olduğunu söyleyebilirim. En azından zeytinli ve cevizli ekmek de sunabilirlerdi.


Arkadaşımın oğlu ve ben çay içerken, arkadaşım caffe latte içmeyi tercih etti. O kadar beğenmiş ki ben resmini çekemeden üzerinden bir yudum içmişti bile :o)


Tüm yiyeceklerimiz aynı anda geldi, ki restaurantların bu yöntemini çok beğeniyorum. Çünkü hepimiz aynı anda yemeklerimizin keyfini çıkartabiliyoruz. Bu konuda kendilerini tebrik ederim. İlk olarak benim yediğim İzmir Salata ile anlatmaya başlayayım. Salata diyip geçmeyin, Aşşk Kahve'de sunulan bu salata bir öğün için gerçekten çok doyurucu. İçinde kurutulmuş domates, taze domates, zeytin (biraz fazla kurumuştu, sanırım açıkta bekletmişler... Ve etli kısmı çok azdı.. anlayacağınız zeytini beğendiğimi söyleyemeyeceğim), haşlanmış mısır, havuç rendesi, pancar yaprakları, çeşitli yeşillikler (kullandıkları yeşilliklere "maskülen yeşillikler" diye isim vermişler. Niye feminen değil diye sorduğumda garson sadece güldü cevap veremedi :o)), ceviz ve tulum peyniri vardı. Limon suyu, zeytinyağı, nar ekşisi gibi sosları ayrıca getirdiklerinden salatayı zevkime göre soslayabildim. Tulum peynirini çok beğendim, tam benim sevdiğim gibi yağlı ve yediğinizde gırtlağınızda yanma hissi oluşturmayanlardandı. Yanında sunulan incecik 2 dilim kıtır ekmek de çok hoşuma gitti.


Canım arkadaşım keçi peynirli tart yedi. Masaya ilk konulduğunda porsiyonun büyüklüğü bizi çok şaşırttı. Sonra dikkatli baktığımızda anladık ki ince bir tartın üzerine tepeleme konulmuş küp küp domates ve keçi peyniri yoğunluğuymuş :o) Yeşillik süslemeleri maydanozla yapılmış. Ben sunumunu çok beğendim, kesinlikle albenisi çok yüksek :o) Arkadaşım tadını da çok beğendiğini söyledi. Tartın da kıvamına bayılmış.


Arkadaşımın oğlu ise, benedict usulü yumurta yedi. Sunumu bence harikaydı. Suya kırılarak haşlanmış yumurtanın üzerine gezdirilen sos çok lezzetliymiş. Yanındaki kızarmış patates dilimleri ve yeşillikler ise çok hoş görünüyordu. Arkadaşımın oğlu yediği yemeğe tek kelimeyle bayılmış. Sanırım bir daha bu mekana kahvaltı yapmaya gidersem, sipariş vereceğim yemek bu olacaktır.


Yemeklerimiz bittikten sonra Türk kahvesi içmeyi tercih ettim. Kahvenin sunumu da çok güzeldi. Yanında lokum ikram edilmesi ise ayrı bir güzellikti. Kahveyi neredeyse her mekanda olduğu gibi makinede pişirmişler. Bunu her defasında söylüyorum. Makinede pişirilmiş kahvelerin tadını sevemiyorum, kahve içinde erimemiş oluyor ve içerken gırtlağınıza yapışarak öksürmenize neden oluyor. Bu nedenle cezveyle pişiren mekanları ayakta alkışlıyorum (örneğin: Samatya'daki Kuleli Meyhanesi)



Fiyatlar ise, boğazın kenarında harika bir manzaraya sahip olan ve Kuruçeşme gibi İstanbul'un lüks semtlerinden birinde yer alan bir mekan olarak düşünüldüğünde anlayışla karşılanabilecek düzeydeydi.

Bu yemekleri evde yapsanız maliyetinin epey düşeceğini söyleyebilirim. Ama bu manzarada yiyebilmek ve hizmet görebilmek de bence ayrı bir keyif.

Güzel günler dilerim :o)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder