Restauratın duvarları yok ama çiçek dolu çitlerle kendi sınırlarını belirlemişler. Zeminin ahşap olması ve masaların üzerine yayılan kırmızı kareli örtüler sayesinde ortam samimi ve sıcak olmuş. Ayrıca sandalye ve koltuklarının da çoook rahat olduğunu söyleyeyim.
Restaurantın tam ortasına kurulu bir salata büfesi var. Salatanızı buradan istediğiniz çeşitlerle donatarak alabiliyorsunuz ama biz o gün salata yemek istemedik. Ancak bu çeşitlerin arasında turşusundan kısırına, yeşilliğinden piyazına kadar bir çok güzel gıda bulunuyordu.
Restauranta girip kendi masamızı seçtikten sonra garson menüyü getirdi. Menüdeki çeşit gerçekten çoktu. et yemekleri, hamur işleri, zeytinyağlılar, ev yemekleri derken seçimimizi yaptık.
İki arkadaş anlaşmış gibi aynı yemeklerde karar kıldık. Günün çorbası ve mantı...
Bu aşamaya kadar her şey iyiydi, ancak garsonla iletişim kurmaya geçince işler değişti. Neden bilmiyorum hayatımda gördüğüm en sinirli, işini en nefret ederek yapan garsonlardan biriydi. Orada çalışmaktan çok sıkılıyor ve mutsuz gibiydi. E tabi bu durumu bize yansıtmaktan geri durmadı.
Yemeklerimizden önce masamıza Restaurantın ikramı baharatlı yağ ve ekmek sepeti geldi. Baharatlı yağ denilince muhtemelen aklınıza zeytinyağı geldi ki olması gereken de buydu. Ancak ayçiçek yağı kullanılmış, bu nedenle yemesi zevkli değildi. Ekmeklerimizi sadece ucundan batırıp devamına dokunmadık. İçine konulan baharatlar ise kırmızı pul biber, kekik ve naneydi. Baharat seçimi iyiydi ancak yağın kalitesi güzelliği yok ediyordu.
Ekmekler ise kepekli ve normal olmak üzere 2 çeşitti. Her iki ekmek çeşidi de çok tazeydi, sanırım günlük olarak getiriyorlar. Umarım kullanılmayan ekmekler de bir şekilde değerlendiriliyordur. Bu konuyu neredeyse her restaurantta düşünürüm. Çevre dostu restaurantlar benim de dostumdur :o)
İlk olarak süzme mercimek çorbalarımız geldi. Çorbayı her gün taze taze yapıyorlarmış. Bu arada garsonun çorbaları neredeyse kafamıza vurarak masamıza koyduğunu da söylemem lazım. Hani laf etsek dayak yiyebilirdik sanırım... Çorbanın kıvamını çok beğendim, gayet lezzetli yapmışlar. Koyuluk derecesi de iyiydi. İçine taze ekmeklerimizi doğrayıp, limon da sıkarak mis gibi yedik. Yemeğin tuzu azdı ama bence bu şekli çok daha iyi. Çünkü tuzsuz yemek isteyen ve sağlığına bu yönde dikkat eden kişiler olabilir. Her zaman sonradan tuz eklemek mümkündür :o)
Çorbalarımız bittikten sonra garson sinirle tabaklarımızı alıp, öfkeyle burnundan soluyarak mantılarımızı getirdi. Ne yazık ki yediğim daha doğrusu yiyemediğim en kötü mantılardandı. Mantı haşlandıktan sonra salçaya bulanmış, ardından yoğurt konulmuş. Bu arada yola çıkmamız ve kalabalıkta bulunmamız sebebiyle tabi ki yoğurtların sarımsaksız olmasını rica ettik. Salçaya bulanmasının yanında mantılar az haşlanmıştı, sertti ve içindeki kıyma oranı yok denecek kadar azdı. Bu nedenle sanki salçalı hamur yiyiyormuşuz gibi geldi. Sonuç olarak mantılarımızı bitiremedik...
Havaalanında bulunan mekanların tamamı normalden daha pahalıdır. Sadece restaurantlardan bahsetmiyorum. Takıcısından, gazetecesine kadar tüm ürünler normal fiyatın üzerinde satılır. Bu nedenle Center Point Restaurant Bar ve Cafe'nin fiyatları da pahalıydı.
Garsona rağmen bu restauratın diğer yiyeceklerini tatmak için yolum düşerse tekrar gelirim. Çünkü yemeklerin güzelliği konusunda kararsız kaldım. Biri harikaydı, diğeri çok kötüydü. Ancak burada sabah kahvaltısı yapmak ya da pizza yemek de isterim. Umarım en kısa sürede yeniden güzel bir yolculuk fırsatı çıkar da ben de buraya uğrarım.
Keyifli günler dilerim :o)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder