Dergi niteliğinde hazırladığım bloğumda yemek tariflerinden restaurant yorumlarına, ev yapımı güzellik ürünlerinden kocakarı yöntemlerine ve çeşitli konular içeren kişisel yazılara kadar birçok konuyu bulabilirsiniz. Tüm tarifleri evimde uygulayıp fotoğrafını çektiğimi de belirteyim :o) Kayıt olmadan yorum yapmayı arzu ederseniz, yorum bölümündeki yorumlama biçimini "anonim" olarak seçebilirsiniz. İyi eğlenceler :o)
23 Şubat 2014 Pazar
SYMBOL CAFE & RESTAURANT (Beşiktaş - İstanbul)
Geçenlerde bir arkadaşımla öğle yemeğinde Beşiktaş'ta buluştuk. Ev yemeklerini çok sevdiğimden Şair Nedim Caddesi üzerindeki Symbol Cafe & Restaurant'a gitmeyi teklif ettim.
Kısa süre önce Beşiktaş çarşısının içinde bulunan mekan, Şair Nedim Caddesi üzerindeki yeni yerine taşınmış. Bulunduğu caddenin üzerinde genelde "fine dining" denilen tarzda yemek yapan ve bir öğretmen için lüks olan restaurantlar var.
Bu nedenle başta insana buranın da pahalı bir mekan olacağı imajını veriyor. Ancak yazının devamını okuduğunuzda da anlayacağınız gibi, o pahalılığa direnen bir mekan diyebilirim. Özellikle öğle saatleri o kadar kalabalık oluyor ki, sanırım fiyatları uygun bir aşamada tutup sürümden kazanıyorlar.
Symbol Cafe & Restaurant iki katlı ve bana göre çok zevkli döşenmiş bir yer. Ahşap masaların sıcaklığı, kırmızı - kahverengi tonlardaki sandalyelerle ve duvardaki 4 adet iskambil kağıdı desenindeki aynalarla (kupa, sinek, karo, maça) birleşince çok samimi ve bir o kadar da özgün bir yer olmuş.
Bir duvarda da televizyon var, böylece tek başınıza bile yemek yeseniz arada televizyona bakarak keyif yapabiliyorsunuz. Hemen belirteyim, televizyonun sesi açık değil ki bence en güzeli.. Belki önemli maçların olduğu bazı akşamlarda, mekana gidip yemek yerken maçı da izlemek mümkün olabilir :o)
Mekanda sadece çok hafif bir müzik sesi var, ama ses düzeyi öyle güzel ayarlanmış ki ne sohbetinizi bölüyor ne de sizi pür sessizlikte bırakıyor.
Mekanın dışında 3 adet masa bulunuyor. Benim için en güzeli ise her masanın üzerine bir ısıtıcı konulmuş olması. Böylece hangi masada oturursanız oturun, üşümüyorsunuz.
Gelelim yemeklere: En başta ev yemekleri sevdiğim için burayı tercih ettiğimi yazmıştım. Garson masaya her gün içeriği değişen "Günün Yemekleri" menüsünü ve et yemeklerinden tutun da makarna, pizzaya kadar bir sürü seçeneği barındıran ana menüyü getirdi.
Günün menüsünden soğuk siparişlerimizi verdik.
İlk olarak zeytinyağlı brüksel lahanası geldi. Havuçlar kare kare kesilmişti ve görüntüsü çok hoşuma gitti. Muhtemelen evde arada kendim de bu şekilde doğrarım :o) Bence sebze yemeklerinde en zoru sebzeyi pişirirken pelteleştirmemek ya da çiğ bırakmamak. Burada yediğim zeytinyağlı brüksel lahanası ise tam kıvamındaydı. Arkadaşım da çok beğendi. Kesinlikle tuzu ve şekeri de tam ölçüsündeydi.
Ardından çoban salata beyaz şık bir tabağın içinde, yeşilli kırmızılı parlayan güzel renklerle sofraya konuldu. Zeytinyağı, limon sosu, nar ekşisi gibi soslar ise yanında geldi ki bence en güzeli bu. Çünkü arkadaşım az limonlu severken ben biraz ekşi seviyorum. Bu nedenle salatayı kendi tabaklarımıza paylaştırdıktan sonra istediğimiz miktarlarda sosunu ekledik. Normalde çoban salata soğanlı olur ama günün ortası olduğundan ve ikimiz de çalıştığımızdan soğan kokmak istemedik ve baştan garsona soğan konulmamasını rica ettik. Bazı mekanlarda bu salatanın sebzeleri çok önceden doğranıp bekletildiğinden pörsümüş oluyor. Ancak burada anladığım kadarıyla sipariş verildiği anda taze taze yapılıyor, bu nedenle hem domates hem de salatalık çok tazeydi.
Ana yemek olarak kendime tavuklu ve nohutlu pilav söyledim. Şunu söyleyebilirim ki, hem tavuk hem de nohut bol bol konulmuş ve çok güzeldi. Nohut tam kararında pişirilmişti. Pilav ise resimde de gördüğünüz gibi tane taneydi ve yağı çok iyi ayarlanmıştı.
Eh tavuklu ve nohutlu pilav cacıksız olmaz diye düşünerek ekstradan cacık da istedim. Bir koca kase geldi desem yalan olmaz. Gerçekten ye ye bitmedi, bir kısmını yiyemedim bile o kadar çoktu. Genelde cacığın içerisinde rendelenmiş salatalık sevmem çünkü ağzımda kıtır kıtır olmasını isterim. Burada da rendelenmişti ama anladığım kadarıyla büyük parçalar halinde rendelenmiş, çünkü küp küp kesilmiş halindeki gibi kıtırlık vardı. Cacığın kıvamı da ne çok sulu ne de çok yoğundu. Buranın aşçısı gerçekten işini çok iyi biliyor.
Arkadaşım ise günün yemeklerinden değil sabit menüden bir ana yemek seçti: "Pizza". Resimde de göreceksiniz, pizzanın kenarları burulmuş ve kıtır kıtır. Arkadaşım bir lokma aldı ki gözleri parladı "Lütfen bir dilim al tadına bak, bayılacaksın" dedi. Malzemenin altındaki incecik hamur, bol malzeme ve uzayan bir peynirle gerçekten harikaydı. Size bu aşamada küçük bir sır vereyim. Pizzayı bildiğimiz yufkadan yapmışlar, tek kelimeyle bayıldım, evde mutlaka deneyeceğim. Belki yapanlarınız vardır ama yufkadan bu şekilde pizza yapmak benim hiç aklıma gelmemişti.
Ana yemeklerimiz bittiğinde o kadar doymuştuk ki tatlı söyleyecek yerimiz kalmadı. Bu nedenle kahvelerimizi sipariş ettik. Kahvelerin yanındaki mini mozaik pastanın görüntüsüne hayran kaldım. Benim tatlıyla pek aram yoktur bu nedenle benimkini de arkadaşım yedi :o) Fikrini sorduğumda "Daha olsaydı yerdim neyse ki miniymiş" diye cevap verdi :o)
Ve sanırım günün en ilginç olayı. Bu mekanda kahve ve tarot falı da bakılıyor :o) Bu nedenle kahvelerimizi içtikten sonra eğlence olsun diye fallarımıza da baktırdık. Söylenenler çıkar mı çıkmaz mı orasını bilemem, benim inancım her zaman "fala inanma, falsız kalma" yönünde. Ancak günün sonunda bizim için hoş bir deneyim oldu.
Başta fiyatlarla ilgili biraz bilgi vermiştim, hatta günlük menünün resmini de bulacaksınız. Orada fiyatları görebilirsiniz. Benim için gelen hesap onca pahalı restaurantın arasında bulunan bir mekan açısından düşünülürse çok çok uygun. Üstelik de gelen yemeklerin hepsi dolu dolu ve çok lezzetliydi. Hani "ucuz etin yahnisi" durumu bu restaurant için kesinlikle geçerli değil.
Symbol Cafe & Restaurant'a tekrar geleceğimden eminim. Bu mekanı her şeyiyle çok beğendim.
Sevgiyle kalın :o)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder